Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ne Kadar Doğru

Bazen hayatınızın erkeğini bulduğunuzu sanırsınız. Tam aradığınız özelliklere sahiptir. Bakışı, gülüşü, konuşması, karakteri. Hatta belki işi, arabası, evi tam istediğiniz gibidir.  'Evet. Doğru adam bu !'  dersin. Ama bir şeyler eksiktir, fark edersin. Kafayı yersin neyin yanlış olduğunu, nerede hata yaptığını bulmaya çalışırsın. Sanki her şey size ve ilişkinize karşı gibidir.  Oysa ne kadar yakışıyorsunuz dimi ? Boşlukları neyle doldurmaya çalışıyorsunuz ? Aptal küçük hediyelerle mi ? Seksle mi ? Yoksa yalanlarla mı ? Bence daha fazla uğraşmayın. Profile  çok uyuyor olabilir, ama doğru insan değil. İşte tam da bu nedenden dolayı bir şeyleri düzeltmek için boşa kürek çekmektense,  'Doğru Adam'ı bulabilmek için yolunuza devam etmelisiniz. Herkesin bir 'Bay Doğru'su vardır. Ve siz doğru olmayan insanlarla vakit kaybetmeyin. Hele umudunuzu asla kaybetmeyin, doğru insan bir yerlerde sizi bekliyor.

Her Çocuğun Büyüdüğü Bir An Vardır

           Mucizelere inanır mısınız ? Çocuklar inanır. Ben de inanırdım.  5 yaşındaydım yılbaşı arifesiydi, dedem ve babaannem bizdeydi. Ailecek bir yılbaşı kutlayacaktık ve benim Noel Babadan istediğim tek şey adını Maviş koyabileceğim masmavi bir muhabbet kuşuydu. Ve dedem yani benim en büyük kahramanımın bana o istediğimi vereceğinden emindim. Uyandım yılbaşı ağacının altına baktım her zaman olduğu gibi oraya benim için sürpriz yumurta koymuştu ama sadece yumurta vardı başka hediye yoktu. İçim burkuldu hatta çok üzüldüm ama akşam hediyelerimizi verirken sürpriz yapacak diye umut ediyordum. Akşam oldu hediyelerimizi verdik. Kuş yoktu. Onun yerine capcanlı kırmızı bir mazot almıştı bana. Tam olarak istediğimi alamasam da kahramanım beni mutlu etmeyi çok iyi biliyordu. Saat yaklaşmıştı geri sayıma başlamak için hep beraber balkona çıktık. 10.. 9.. 8.. Karşımda duruyordu, masmaviydi, üşümüştü. Dedemin boynuna atladım, çok sevinmiştim. Hemen kuşu alıp içeri girdim. Ona su verdim. Be

Kaybetmeyin, Farkedin.

    Her şey zaten elinizden alınana kadar değersiz değil midir ? Bu sevgiliniz de olabilir, herhangi bir eşyanızda. Sadece ona sahip olmanın verdiği güvenle değersizleşir ve kaybettiğiniz anda en değerliniz haline gelir.                        Belki de güven sadece basitleştiriyordur.     O kadar zor olarak görülen bir olgu bir nesneye yüklendiği anda tüm değerini yitiriyordur belki de. Haklısınız. Belkilerle hayat geçmiyor.     Onları dinlemediğimiz için yakınan insanlar mesela, sürekli akıl verenler. Yaşamadan kim neyi öğrenmiş ki, kaybetmeden kim değerini anlamış ?     Annenizi seviyorsunuz değil mi ? Belki de her şeyden çok onu seviyorsunuz hayatınızdaki en değerli insan o. Ama annesini kaybetmiş bir insan için sizin sevginiz sizin verdiğiniz değer hiçbir şeydir.     Güven duygunuzla verdiğiniz değer doğru orantılıdır. Ama bunu fark etmeniz tam ters yönde hızla ilerliyordur.     Olay bu kadar basit aslında bir şeye sahip olursun, ona değer verirsin, o sana güven verir sonra

Yalnızlığımla Başbaşayım

    Yalnızlığımı sürekli geçiştiriyorum, kalabalık ortamların arasına saklıyorum, ama asla ondan kurtulamıyorum.     Artık kimseyi sevemiyorum. Sevmek, sevişmekten daha zor geliyor. Anlamıyorum. Anlamlandıramıyorum çevrenin davranışları. Hepsi çok uzak ve bilinçsiz.     Yoruldum.     Yakın gözüken insanların aptallıklarından, yanımda olması gereken insanların uzaklığından yoruldum.     Kendime vakit ayırırsam geçiceğini söylemişlerdi, her zaman olduğu gibi yine yanıldılar. Kendimle asla başbaşa kalamadım, yalnızlığım hep yanımdaydı beni hiç bırakmadı. Bana sadık olan tek şey sanırım yalnızlığımdı.     Yalnızlık hayatınızın bir parçası haline geldiğinde yalnız kalamamaya alışıyosunuz. Şanslı olanlarınız var, bunun sahte olduğunu anlayabilicek kadar zeki olanlar. Bir de bu durumdan memnun olabilicek kadar akılsız olanlar.     Ve bazen tanımadığınız insanların bir kaç kelimesi hayatınızı değiştirmeye yeter. O bok gibi hissettiğiniz anda duyduğunuz bir kaç kelime..     Bir daha asl

Her Kadın Sürtüktür

'Sen ne saçmalıyosun ?' 'Sen kendine ororospu mu diyosun şimdi ?' 'Böyle bi genelleme yapamazsın.' diyen hatunlar, hatunlarımız. Daha sürtük kelimesinin anlamını bilmeyen hayatın onu nereye sürüklediğini göremeyen hatunlar. Herkesin aynı anlamda kullandığı ama çok farklı anlama gelen bi kaç kelimeyi anlatıcam size ve sizde her kadının neden sürtük olduğunu çok iyi anlıcaksınız. Öncelikle kevaşe, bu aralar çok fazla duyduğumuz bi kelime. Kevaşe demek kötü yola düşmüş insan demektir ama daha çok bunu farkettirmeyen insanlara söylenir. Bi nevi melek yüzlü şeytan. Mesela kaltak, hepiniz bu kelimeyi kullanmışsınızdır. Ama anlamı ne ? Kaltak demek içindeki orospuluğu bastırmış fakat zaman zaman bunu engelleyemeyen su yüzüne çıkaran ve gerçekten pişman olucağı şeyler yapmış, yapıcak olan kadınlara söylenir. Bazı kadınlar, bazen kaltaklar. Fahişe ? Fahişeler bu işi para karşılığında yapanlardır. Seks işçisi denilen türden. Bu insanları asla yargılamayın sizde hayatın

Ben Kimim ?

Her zaman hayatımızın her yerinde bazı şeyleri ararız ve aynı şekilde sürekli bir şeyler kaybederiz. Aradıklarımız aslında bir kişi, bir yer ya da bir nesne değildir, aslında tam olarak kendimizi ararız. Kendinizi ifade edemediğinizi düşündüğünüz, kimsenin sizi anlamayacağından emin olduğunuz zamanlarda sadece etrafınıza bakın orada kesinlikle sizi anlatan bir şeyler vardır.                                                   'Ben kimim ?' Bu aslında sürekli karşılaştığımız ama kendini gizleyen bir soru. Gizlendiği yer mi ? Aradıklarımız. Aşkı mı arıyoruz, o zaman hoşlandığımız insanlar bizim kim olduğumuzu gösterir, arkadaşlarımız, yaşamayı sevdiğimiz yerler, sürekli gittiğimiz bi cafe.. Bu böyle uzar gider.                         'Ben neden benim ?' Bunun cevabı daha da basit 'kaybettiklerimiz'. Belki arkadaş, belki sevgili, anne, baba belki de bekaret. Bu kavramları kaybetmek değil önemli olan. Sizi siz yapan bu kavramları neler uğruna kaybettiğiniz. Sını

Salak Kız Gibi Davranmayı Kes !

Son 2 haftadır sürekli duyduğum bi replik. Can sıkıcı olabiliyo bazen ama haklı olduklarını bilmek daha da sıkıyo canımı. Şimdi ne alaka diceksiniz o yüzden hemen anlatıyorum. Ben bi çocuğa aşık oldum 7 aydır falan platonik bi hoşlantı içerisindeydim(saplantılı bi şekilde değil tabi hayatıma devam ettim canım) ki 2 hafta önce beni arayana kadar. Aslında 2 hafta da değil 1 ay önce ben aradım bunu gel görüşelim falan diye o gün başladı her şey zaten. böyle bi konuşmalar şakalar kahkahalar havalarda uçuşuyo. Arada romantik romantik konuşmalar laf çarpıtmalar falan gayet iyiydik yani. Sonra buluştuk eğlendik gezdik tozduk yine iyi her şey, ertesi gün adamdan ses yok çıldırıcam ama kafayı yiyorum okulda. Dayanamadım dersin yarısında çıktım aldım biletimi döndüm Bursa’ya hani bi kafam dağılsın arkadaşlarımı göriyim falan diye. Baktım olmuyo msj attım ama cevap gelmicek eminim yani. 5dk sonra tak msj ben şoktayım tabi neyse konuştuk ettik falan sonra ben döndüm İstanbul’a yine görüştük h

CUMARTESİ

Sen benim için bir cuma gecesi gibiydin, sesin yüksekti, eğlenceli ve bir o kadar da değerli. Ama sabah erken kalkmanın verdiği uykusuzluk ve tüm haftanın yorgunluğu sende birikmişti. İstemesem bile zorunluluktan vardın hayatımda. Sadece cuma gecesi olduğu için eğlendiğime inandığım ve sadece cuma gecesi olduğu için eğlenmeye çalıştığım bir şey. Hayatım boyunca aradığım ve bulana kadar vazgeçmeyeceğim tek şey ise cumartesi gecesi. Tüm haftanın tüm hayatın yorgunluğunu attığın, kendini eğlenmeye zorladığın cuma gecesinden sonra güzel bir uykuyla gözünü doyuran, hevesini alan bir çok şey yaşamana rağmen ruhunun açlığını gizleyemeden uyandığın ve sadece gece için heyecanlandığın bir gün, cumartesi günü. Geceye gelince de önceki gecenin acemiliği ve bayağılını üzerinden atarak ne istediğini bilir halde eğlendiğin bir gece, yani cumartesi gecesi sana özel ve kendi cumartesi geceni bulana kadar hiç bir zaman kendini tam hissedemeyeceksin.

Ya Sen Naber Ya ?

Her gün yaptığın gibi öğlene hatta akşama kadar uyudun. Sonra uyandın telefonuna gelenleri kontrol ettin, twitter'a girdin, sen uyurken ne olmuş ne bitmiş onu öğrendin. Yataktan kalktın, belki bi duşa girdin, sonra direk mutfağa.. Açık buzdolabı karşısında bi kaç dakika oyalandın, sonra vazgeçtin bilgisayarını açtın. Her türlü sosyal medya sitesine girdin, belki gazetelere baktın.. Üstünü değiştir dışarı çık. Arkadaşlarınla görüştün, konular hep aynı o kızın poposu, bu çocuğun omuzları, bak şu ne yazmış kesin buna yazmıştır... Belki sonra bi dostunla buluşur dertleşirsin biraz.. Sonra başka arkadaşlarının yanına gittin bi kaç bira içtin, biraz fazla mı içtin sen ? Her neyse eve döndün uyuyamadın twitter'a girdin saçmaladın. Sonra o kafayla o tivitleri silmekle uğraştın. Bunları yaparken susuzluktan ölüyosun ama su alıcak halinde yok. Belki kafan biraz dumanlı yine bi şeylere tutuldun.. Sonra bi mesaj geldi telefonuna 'kanka skype', makaranı yaptın sabah oldu uyku vakti

Uzun Zamandır Sevgilim Yok.

Bir an kendin kötü hissedersin canın sıkılmaya başlar işte o an senin tamamen yalnızlıktan öldüğünü fark etmen gereken andır. Sana her selam veren erkeği kendine aşık etmek istersin, bir gün içinde potansiyel sevgili adaylarının hepsiyle görüşürsün. Herkes senin olmayan aşk hayatından sıkılmaya başlamıştır, bir konuşma içinde anlattığın 15 farklı insanın isimlerini akıllarında tutamamaya başlarlar sende buna sinirlenirsin, seni önemsemediklerini düşünürsün. 'Merhaba depresyon!' artık iyice saçmalamaya başlamışsındır. Her gece dışarı çıkarsın tabi farklı insanlarlasındır, ama her zaman masanda dikkat çeken bir erkeğin olmasına özen gösterirsin ve tabi diğer hatun kişilerin sevgilileriyle gelmelerini istersin, sevgilisi yoksa ve senden güzelse o kızı masada barındırmazsın bile. O andan itibaren tavırların, konuşmaların değişir, daha flörtöz bir havaya bürünürsün. Normalde peçete olsa sümüğünü silmeyeceğin insanlarla flört etmeye başlarsın. 'Hoş ama boş' dediğin erkekler b

Bir Gün Diyete Başlamıştım

sabah uyandım enerjiklikte son noktayım 'bu gidişle bugün bile 10 kilo veririm ben heheheheh' modunda ilerliyodum. akşam oldu dışarı çıktım ve... 'sikmişim diyeti ya bana bi şey olmasın'

Asıl Önemli Olan Bakış Açısıdır

Asıl önemli olan bakış açınızdır şu hayatta. Ve belki de öğrenmeniz gereken ilk şey hatta ilk şey bi olaya nasıl bakmanız gerektiğidir. Bi olaya, bir soruna, bir paradoksa ne yönden bakmanız gerektiğini bilirseniz çözüme bir adım daha yaklaşmısınız demektir. Farkı bakış açıları edinin. Tabi bu bakış açıları kendiliğinden gelişmez. Yeni insanlar, yeni ortamlar, yeni yerler görerek keşfedersiniz. Ama en önemlisi de kendinize bakış açınızdır. Doğru yaklaşım doğru yolda sapmanızı engeller.

Özledim AMK

İki yıl önce deselerdi ki bana bu halini çoook özliceksin 'hadi lan ordan' gibi bi cevap alırlardı. Tamam belki biraz daha sert. Ama şu an o iki yıl önceki halime dönebilmek için çok şeyden vazgeçebilirim sanırım. Mutsuz muyum ? Hayır. Pişman mıyım ? Asla -ben pişman olmam-. Hani ama yine de o zaman çevremde olan insanları özlemiyo değilim (hatta köpek gibi özlüyorum) ama kısmet işte. Bitiresim var yazıyı yazdıkç.a yazasım geliyo bu konu hakkında. Ama bilmeniz gereken kısım sadece bu, özledim.

Yalan ve Gerçeklik

Ve güneş yüzünüze çarptığında en büyük gerçeklikler yalana en büyük yalanlarsa gerçekliğe bürünür. Ve gerçeklikte ölüm vardır. Yalanla gerçek bir olduğunda, her şey tek bir çizgi üzerinde toplandığında ve bileğinizdeki kırmızı ipi kestiklerinde.. Siz, artık yoksunuz. İşte bu yüzden yalan ve gerçeklik asla bir araya gelmezler hayatta. Nefes alırken içinize çektiğiniz gerçekleri yalan olarak dışarı bırakırsınız. Gerçekler hep değişir ama yalanlar aynı kalır.. Yalanla gerçeklik birleştiğinde, yani yok olduğunuzda, aslında en başa dönersiniz.. Tüm hayallerin başlangıcına. Ve emin olun o an yapabileceğiniz en iyi şey inanmaktır. Çünkü eğer inanmazsanız hala kaybedebilirsiniz ama inanırsanız.. Gerçekten inanırsanız hayalleriniz sizi doğru sona götürecektir.

Mahsur Kalmak

Ah sevgili beni kalbinde mahsur bıraktın, Tıkadın tüm yollarımı, çıkışlarımı kapattın... Ben seni çok sevmiştim sen bana niden büle yaptın dııııırııınnn dııııırıııın Benden bu aralar romantik bi yazı beklemeyin gençler romantizm en fazla bu kadar oluyo. Ama başlıkta da dediğim gibi gerçekten mahsur kaldım. Yarın haftalardır uğraştığım tezimin teslim günü. Bende bursaya gittim son hafta daha rahat çalışabilmek için. Sonrası belli zaten kar, kıyamet, fırtına... Her neyse bu sabah uyandım sevgili okulumun sevgili rektörlüğünü aradım hatunun biri çıktı sordum çarşamba okul var mı yollar bok gibi ablacım ben bursadan gelicem dedim hatunun cevap aynen şu 'Ya şey biz meteorolojiyi aradık zaten çarşamba kar yağmıcakmış bugünde durcakmış birazdan. Tatil falan değil gel okula kalırsın gelmezsen.' (YARRRRRRAK YAĞMICAK) Şimdi ben o ablamızı arayıp küfür etmiyim mi ? İtin götüne sokmiyim mi ? Bunları yapsam haksız mı olucam nolucak yani. Neyse tabi ben kalktım bursadan bindim otobüse g

Demoralizee

Mahlasından da anlayabiliceğiniz gibi insanı 'demoralize' eden bi kişiliğe sahip bi arkadaşımızdır bu Demirhan. Aslında moralinizi bozduğu gibi birden sizi dünyanın en mutlu insanı da yapabilir -ki bunu pek fazla yapmaz-. Bi sabah uyanıp onunla konuşmak istersiniz ama aynı günün gecesinde yatarken ondan nefret edebilirsini ve bi daha görmek istemeyebilirsiniz. Sizi ağlatabilir ağlatırken gülme krizine sokabilir. Asla ne zaman ne yapacağını  tahmin edemezsiniz.  Bu Demirhan var yaaa..... (diye başlamak isterdim aslıdna daha samimi bi şekilde ama ağzımın ortasına bi tane vurmakla tehdit ediyo beni şu an) Demirhan hayatınızda tanıyabiliceğiniz en bencil insanlardan biridir -ben bunun kendini koruma yolu olduğunu düşünüyorum, bi çeşit kalkan gibi-. Bu arada Demirhan'ın ego manyaklığından bahsetmezsem çok ayıp etmiş olurum. Minik bir egoist bu Demirhan bazen beni bile solluyo ego konusunda. Asla kendine laf ettirmez. Eleştirebilirsiniz ama yapıcı yönde, yıkıcı yönde eleştirirse

ARKADAŞINI KALTAK SANAN KALTAK

Hayır anlamıyorum madem arkadaşına kaltak gözüyle bakıyosun niye arkadarşın ? Madem arkadaşın niye kaltak gözüyle bakıyosun ? Bu durumda ortada ki tek kaltak sen oluyosun. Yani sonuçta arkadaşım diyosun kaltak diyosun bana mı diyosun ? Kendine diyosun, mesela ben de diyorum sana KALTAK ! Ama bak ben sana şimdi kaltak dedim ya sen artık benim arkadaşım değilsin, bu kadar basit. Bi de şöyle bi durum var ki senin götü boklu sevgilini ben napıyım ? Zaten görüşmemin tek nedeni senin sevgilin sıfatına sahip olması. Nasıl bi değerin içine sıçtığının farkında mısın sen kaltakcım ? Allah aşkına elini vicdanına koy senden başka kim bakar ki zaten ona ? Bi de beni biliyosun hiç tarzım değil tatlım böyle şeyler. Neyse şu an seninle ilgilenmek istemiyorum daha önemli problemlerim var. Ama şöyle de bi durum var bu konuyla pek alakalı değil ama arkadaşının aşkını çalan kaltaklar var. Ben mesela onlardan değilim. Sen beni öyle görüyo olsanda benim önümde öyle bi örnek var ki bunun ne iğrenç bi şey ol

Al Sana 'Ekşın'

Zamanın da öküz gibi aşık olduğum bi insan vardı aramızdaki her aşık olduğum gibi hayatta anlaşamayacağım biriydi. Neyse bi gün beşiktaşta arkadaşımdayım aradım bunu napıyosun gel görüşelim falan diye yok dedi gelemem görüşemeyiz iyi dedim bende ama sıkıntıdan ölücem evde arkadaşımda okulda kendi kendime düşünüyorum ne monoton bi hayatım var biraz heyecan lazım bana falan tak telefon geldi 'bi saate beşiktaş pi de buluşalım.'. Arayan o aşık olduğum çocuk heyecandan ölücem ben tabi. Neyse hazırlandım kızı aradım böyle böyle pi ye gidiyoruz diye hiç bi arkadaşın yapmaması gerektiğini düşündüğüm bi şekilde 'iyi tamam gidin' dedi. Neyse buluştuk falan konuşamıyoruz sıkıntıdan patlıyoruz tek konuştuğumuz şey 'bi bira daha' 'evet' o ipadde ben telefonumda bi şeylere bakıyoruz. Tam o sırada kurtarıcı meleğimiz olmaya aday bi arkadaş geldi o gelince ben bi açıldım kahkahalar havada uçuşuyo. (sıkılmayın lan geliyorum sadede aşk hikayesi değil bu). Neyse aşık oldu